KAZANÇLAR
Diyelim hisseyi buldunuz dikkatinizi çekti, hızlı büyüyenler arasına koydunuz ki bunu anlattım;
Hatta anlattığım aşamaları şuraya ekleyeyim;
1- Şirketi tanıma, okuma linki burada
2- Büyük , küçük şirket Link, burada
3- Büyüme hızı link burada
4- Kusursuz hisse link burada
5- Uzak durulması gereken hisse link burada
Hisse analizi ile ilgili konular ve sıralamaları;
1- Şirketi tanıma, okuma linki burada
2- Büyük , küçük şirket Link, burada
3- Büyüme hızı link burada ve ayrıca bu konu
4- Kusursuz hisse link burada
5- Uzak durulması gereken hisse link burada
6- Fiyat kazanç (F/K) oranı link burada
7- Örnek ideal şirket Link burada
8- Fiyat kazanç oranı (F/K) nasıl hesaplanır? link burada
9- Bilanço okumak ; link burada
10- Şirketin borç durumu link burada
11- Şirketin defter değeri link burada
12- Şirketin nakit akışı link burada
13- Şirketlerin ürün stok miktarları link burada
14- Analiz sonrası izlem ve gözlem link burada
15- Kapanış ve özet bilgiler link burada
FK oranı hakkındaki konular;
1- FK oranı nedir ( BU KONUDASINIZ)
4- FK oranı hakkında bilmeniz gerekenler
Diyelim ki X şirketine yatırım yapmak istiyorsunuz. Yukarıdaki 5 maddeye uyuyor, fiyatı da artmış baya.
Bundan sonra ne yapacaksınız?
İlerde daha değerlenir mi?
Bununla ilgili pek çok teori vardır ama hepsinin özünde kazançlar ve mal varlıkları yatar, özellikle de kazançlar... Bazen bir hissenin fiyatının ait olduğu şirketin asıl değerine ulaşması yıllar alır, öyle ki yatırımcıların çoğu hisseden umutlarını kesmeye başlarlar. Ama eğer şirket sağlamsa hisselerinin fiyatı da er geç aynı ölçüde artacaktır.
Bir hisseyi şirketin kazanç ve mal varlıklarına göre incelemek satın almayı düşündüğünüz bir bakkal dükkanını ya da bir iş hanını incelemekten farklı değildir. Unutmayın ki hisse senedi piyango bileti değildir. Bir şirkete ortak olmaktır.
Birde siz bir hisse senedi olsanız, biz sizi neden alalım? Böyle bakın olaya.
Malvarlığınız size ait bütün gayrı menkulleri, arabanızı, mobilya, giysi, halı, ayakkabı, aletler, mücevherat gibi satılınca para edecek eşyaları kapsar. Bütün bunların değerini hesapladıktan sonra bundan konut kredisi borçlarını, ipotekleri, araba borçlarınızı, banka kredilerini, eşe dosta olan borçlarınızı, ödenmemiş faturalarınızı ve bunun gibi yapılması gereken diğer ödemeleri çıkarmanız gerekiyor. Elde edilen sonuç sizin en düşük pozitif değeriniz, diğer bir deyişle defter değeriniz, ya da gözle görülür mal varlıkları açısından net ekonomik değerinizdir.
(Eğer sonuç negatif çıkıyorsa siz kişi olarak iflas etmiş sayılırsınız.)
Nakde çevirilip alacaklılara devredilmediğiniz sürece farklı bir değere de sahipsiniz demektir: Para kazanma kapasitesi. Çalışma hayatınız süresince yaptığınız işin türüne ve kalitesine göre binlerce, yüzbinlerce, belki de milyonlar lira kazanabilirsiniz.
Elbette yine asıl kazancınızı hesaplamak için borçlarınızı bu toplamdan çıkarmalısınız.
Hesaplamaya başlamışken bari kendinizi daha önce söz ettiğimiz altı hisse kategorisinden birine de yerleştirin. Hatta bu işi arkadaş toplantılarında oyun haline bile getirebilirsiniz: Sabit bir işte çalışarak düşük maaş alarak fazla sık zam görmeyenler ağır tempolu kişilerdir, bunlar benim gibi Sağlık çalışanı olup amme hizmeti veren kişilerdir.
Yüksek maaş alan ve sık sık zam gören kişiler, örneğin şirketlerin orta kademe yöneticileri orta tempolu kişilerdir.
Çiftçiler, otel ve tatil köyü çalışanları, futbol oyuncuları, yaz kampı işletmecileri ve bayram şekeri satıcıları gibi paralarını yılın belli bir döneminde kazanıp geri kalan zamanı dar bir bütçeyle geçirmeye çalışan kişiler döngüsel bir yaşam sürerler.
Mirasyediler, baba parasıyla geçinenler ve ailelerinden gelen parayla geçinip bu parayı arttırmak için çaba göstermeyen benzeri kişiler mal varlıklarına dayanarak geçinen şirketlere benzerler, yani altın madeni hisseleri gibidirler. Mal varlığına dayanarak ayakta duran kişilerin içki ve seyahat borçları ödendiğinde ortada fazla bir para kalmayacağına emin olabilirsiniz. Hazıra dağ mı dayanır?
İflas eden işadamları, köprüaltı çocukları, serseriler ve işsizler yeniden canlanma olasılığını taşıyan şirketlere benzer, elbette içlerinde çalışma gücü ve isteği kaldıysa eğer.
Artistler, mucitler, emlakçılar, işadamları, sporcular, müzisyenler ve hırsızlar hızlı tempoyla zenginleşme potansiyeline sahiptir. Bu grupta iflas eden kişilerin oranı orta tempolular grubundakinden daha yüksektir, ama bir de başarılı oldular mı gelirlerini bir günde on, yirmi, hatta yüz katına çıkarabilirler.
Hızlı büyüyen bir şirkette hisse aldığınız zaman bunu, bu şirketin ileride daha fazla para kazanacağını düşünerek yaparsınız.
Ayakkabı boyacılığı yapan ve bir yandan da roman yazan bir genç düşünün, eğer roman tutarsa bu adam bambaşka bir şey olur. Bu da var.
Bu nedenle yatırımcılar geleceği parlak, hızla büyümekte olan kuruluşların peşine düşer ve bunların hisselerini alır, hatta bu kuruluşların bazıları bugün hiç kar etmiyor olabilir ya da elde ettikleri kar hisse fiyatlarının yanında gülünç kalabilir.
Bu olayları daha iyi anlamak için herhangi bir hisse senedi açın ve kazançlar ve hisse fiyatı grafiğine bakın.
Kazançlar arttığında hissenin fiyatı da artıyordur.
Yatırımcıların sayısı arttıkça hissenin fiyatı kazançlara göre gereğinden fazla bir yükselme gösterir.
Hisse fiyatları hızla düşmeye başlar çünkü kazançlar azalır.
Hisselerini hisse fiyatı kazanç düzeyinin altındayken alıp fiyatlar kazançların üzerine çıkınca satarsanız oldukça önemli oranda kar edebilirsiniz.
Bu yöntemi sürekli olarak uygulayın demiyorum, ama bu yerine ve zamanına göre yararlı bir strateji olabilir.
Şu Meşhur Fiyat/Kazanç Oranı
Kazançlar hakkında geniş bilgi edinmek isteyen herkesin ilk öğrenmesi gereken şey fiyat/kazanç oranıdır. Bu oran hisse fiyatı ile ait olduğu şirketin kazançlarının arasındaki sayısal ilişkiyi gösterir. Her hissenin fiyat/kazanç oranı önemli borsa takip sitelerinde yazar.
Kazanç çizgisi gibi fiyat/kazanç oranı da bir hissenin fiyatının şirketin kar potansiyelinin üzerinde mi, altında mı olduğunu, ya da fiyatın kazançla dengeli olup olmadığını anlamanıza yardımcı olacaktır.
Dikkat etmeniz gereken nokta şu;
Örneğin bugünkü X hisesinin fiyat/kazanç oranı 10 görünüyor. Bu sayıyı elde etmek için hissenin o günkü fiyatı alınır ( hisse başına 35 lira) ve şirketin son 12 aylık ya da bir mali yıllık kazançlarına (yani hisse başına 3,50 liraya) bölünür. 35 / 3,50 ile fiyat/kazanç oranının 10 olduğu hesaplanır.
Fiyat/kazanç oranı şirketin sizin yaptığınız ilk yatırım kadar karı kaç yılda sağlayabileceğini gösterir - elbette bu durumda şirketin kazancının sabit olduğunu var sayıyoruz. Diyelim ki 3500 lira ödeyerek 100 X hissesi aldınız. Şu anki kazanç hisse başına 3,50 lira, demek ki sizin 100 hisseniz bir yılda 350 lira kar edecek ve paranız 10 yılda iki katına çıkabilecektir.
Ama sizin bu hesapla uğraşmanıza gerek yok, çünkü fiyat/kazanç oranı size bu sürenin 10 yıl olduğunu söylüyor.
Eğer fiyat/kazanç oranı 2 olan bir şirketin hisselerinden alırsanız yatırdığınız para kadar kar etmeniz iki yıl alacaktır, ama söz konusu oranı 40 olan bir şirketin hisselerinden alırsanız aynı şey için 40 yıl beklemeniz gerekecektir.
Etrafta düşük fiyat/kazanç oranlı şirketler varken yatırımcılar ne diye yüksek oranlı şirketlerin hisselerini alıyor öyleyse?
Çünkü bu yatırımcılar o roman yazan boyacı çocuğun romanının tutmasının peşindedir de ondan. Aynen insanların kazandıkları paralar gibi şirket kazançları da sabit kalmaz.
Bazı hisselerin fiyat/kazanç oranlarının 40, bazılarınınsa 3 olması bize kimi yatırımcıların büyük risklere girerek ileride kazancının artacağına güvendikleri şirketlere para yatırdıklarını, bazı şirketlere ise kuşku ile baktıklarını anlatıyor.
Listeye bir bakarsanız şirketlerin fiyat/kazanç oranlarının birbirinden çok farklı olduğunu görürsünüz.
Ağır büyüyen şirketlerin fiyat/kazanç oranları düşük, hızla büyüyen şirketlerinkiyse yüksektir.
Döngüsel şirketler için bu oran diğer iki şirket türünün arasındadır. Eğer yukarıda açıkladığım mantığı göz önünde bulundurursak bunun böyle olması normaldir.
Kimi hisse avcıları fiyat/kazanç oranı düşük olan her hisseyi alırlar, bence bu yanlış bir strateji.
Fiyat kazanç oranı tek başına çok şey ifade etmez. Hatta bu oranın düşük veya yüksek olmasını tam anlamak için bulunduğu sektör ortalaması ile de karşılaştırmak gerekir.
Ancak olması gereken ama sadece tek başına değerlendirilmemesi gereken bir oran.
Bir hisseyi satın almadan önce birkaç yıllık fiyat/kazanç oranlarına bakarak normal düzeyin ne olduğunu anlamanız yararlı olacaktır.
Fiyat Kazanç oranları hakkında her şeyi unutsanız bile, bu oranı fazlasıyla yüksek olan şirketlerden uzak durmanız gerektiğini hatırlayın.
Çünkü bazen çok kafa karıştırıcı olabiliyor; F/K oranı 100 olan şirket de belki rastlayacaksınız. Ama bu şirketin fiyatı yatırımcılar tarafında oldukça büyük beklenti ile alınmış olmasından kaynaklıdır. Eğer şirket kazancını devasa şekilde artıramaz ise düşer. Beklenti artırması yönünde ki alınmış.
Gelecekteki Kazançlar
İşin en önemli kısmı bir şirketin gelecekteki kazançlarını tahmin edebilmek.
Bir şirketin bugünkü kazancı ancak hisse senedinin fiyatının gerçek değerine yakın olup olmadığını gösterir. Bu kadarını biliyorsanız asla fiyat/kazanç oranı 40 olan bir hisseyi almak istemezsiniz.
Ama size asıl gerekli olan bilgi gelecek ay, gelecek yıl ya da gelecek on yıl içinde şirketlerin kazancının nasıl olacağı.
Herkes hisse senedi alırken bu hisselerin ait olduğu kuruluşun kazançlarının sürekli bir artış göstereceğini düşünür.
Bir kuruluşun gelecekteki kazancını tahmin edemeseniz bile en azından kazançlarını nasıl arttırmayı planladığını öğrenebilirsiniz.
Sonra da düzenli olarak bu planların gerçekleşip gerçekleşmediğini kontrol etmeniz gerekir.
Bir kuruluş kazancını beş yoldan arttırabilir : masraflarını azaltarak; yeni pazarlara açılarak; ürünlerinin satışlarını arttırarak; ya da kendisine zarar getiren bir girişime yeni bir yapı vererek ya da bu girişimi satarak.
Hissesini aldığınız kuruluşun bu yöntemleri kullanıp kullanmadığını öğrenin. Eğer bu kuruluşu yakından tanıyor, ya da aynı sanayide çalışıyorsanız bu size büyük yarar sağlayacaktır.
Kimileri temettüyle kazanç kavramını birbiri ile karıştırır. Kazanç, bir kuruluşun yıl sonunda bütün masraf ve vergiler çıktıktan sonra elinde kalan gelir miktarıdır. Temettü ise kardan pay olarak her yıl hissedarlara ödenen paradır. Kazancı çok yüksek olan bir şirket hiç temettü ödemiyor olabilir.
1 Yorumlar
F k oranını yeni öğrendim, o kadar çok kısaltma ve veri var ki araştırmak için günler lazım bana
YanıtlaSil